7 Nisan 2015 Salı

Değişen Dünya - Değişen Müzik

Merhabalar Arkadaşlar, 

Bugünkü yazımda sizlere değişen dünyayla birlikte müziğin de nasıl bir değişim gösterdiğini bir örnekle anlatacağım. Eskiden türkü kavramı vardı, hala var ama hala o eski hikayeler.

Hikaye ! Evet bir türkünün türkü olması için bir hikayesinin olması gerekiyor zira. Anlamı olacak ki türkü olsun. Öyle 2-3 tane karıya kıza hitaben de yazılmazmış,  zaten. Sevdiğine, yitirdiğine, kavuşamadığına veyahut gerçek bir hikayeye dayanırmış hep, ama hep anlamlı. Klibi çekilmez, 7 Bölgede bilinmez, ünlü de olunmaz, o eski hikayeleri kim yaşamış bestesini, güftesini kim yazmış bilinmez. Ama onlarca yıldır hala dinliyoruz. Bugünün şarkıları gibi değil onlar 2013 trendi ya da 2015 yazına damga vuran şarkılar değil. Dinlediğinde ağlatan şarkılar. Bir anda türküdeki delikanlıya ya da kıza vurulabilir, kendini onun cenazesinde bulabilirsiniz.

Şimdi size Telgrafçı Akif türküsünün hikayesini anlatacağım. Bu arada okurken şarkıyı dinleyebilirsiniz zira çok daha güzel olur benden söylemesi.


1892 senesinden bir hikayeye dayanıyor bu türkü. Elazığ da Harput posta müdürü var, 25-30 yaşlarında dalyan gibi yakışıklı bir adam Akif. Halkın sevdiği, kızların gözdesi yiğit bir delikanlı.
Hüseynik 'ten çıkıyor her sabahki gibi şehir yoluna, işe gidecek. Harput yokuşunda sol kolu uyuşuyor Akif 'in. Yazık olur bana, yazık gençliğime diyor, merhamet et! Nafile. Dağ gibi delikanlı düşüyor yere, kalp krizine yeniliyor. Nedir sebebi belli değil, belki kapakçık belki bozuk ritm.




Telgrafın başına Lütfi geçiyor, zaten demiş adam bana bir şey olursa Lütfi geçsin diye. Kart adamlara değil kendinden 2 yaş küçük delikanlıya güveniyor, gençler atiktir, heyecanlıdır, yenilikçidir diyor.

Kız kardeşi Ati hanım Musul 'da, haber geliyor ona duyar duymaz düşüyor olduğu yere. Kalkıyor zar zor ama dayanır mı yürek, abisi ölmüş. Bu ağıtı yakıyor. Cevriye; sevdalısı, oğlanı düşünerek kafayı yiyor, köyün delisi Cevriye oluyor. Ocaklara ateş düşmüş... Şimdi bu şarkı hangi yıla damgasını vurup yiter ki ? Yitmez arkadaşlar, ruhunuza işliyor.

Eskiden değer verilen şeyler şimdilerde kaybolmuş. Yok mu böyle olaylar var elbet, ama yok ki değerini bilen. Şarkıyı dinlemenizi ümit ediyorum. Ahmet Kaya ya da Oktay Kaynarca 'dan dinleyebilirsiniz...

Kendinize dikkat edin arkadaşlar...

----------------------------------------------------------------------------

Bonus Şarkı ; şimdi dersiniz o kadar Türkü dedi gitti chill out paylaştı diye ama bir durun. Bu şarkıyı Berlinli bir müzisyen yapmış. Diyar diyar gezip etnik müzikleri gün yüzüne çıkarıyor. Bu adamın da tarzı elektronik müzik. Ama sözleri anlamlı.

Farsça sözlere sahip şarkının adı '' Manoto '' müzisyeni ise '' Nu ''

Sözler şu şekilde ;

'' Saadet zamanı: avluya oturmuşuz, ben ve sen
  endamımız çift, suretimiz çift, ruhumuz tek, ben ve sen
  bulandıran palavralardan azade, gamsız bir keyif, ben ve sen
  sen ve ben, ne sen varsın ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden ''

 Mevlana Celaleddin Rumi . 



Rumi tarafından Şems-i Tebriz 'e(Tebriz 'in Güneşi) yazılmış bu şiirin orjinal dildeki sözleri ise şu şekilde ;

'' khonak an dam ke neshinim dar eyvan, man o to
  be do naghsho be do soorat, be yeki jan,man o to
  khosh o faregh ze khorafat-e-parishan, man o to
  man o to, bi man o to, jam' shavim az sar-e-zogh '' 


--------------------------------------------------------








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder